10 Mart 2011 Perşembe




















tıkır tıkır giderim başımı alıp uzaklara
yorulunca hasköy'e gelirim...
burada dinlenirim,haliç'i seyre dalarım
sonra da uyuyakalırım
başka rüyalara...

11 Şubat 2011 Cuma

absürdotobiyografi_hazar

O zaman boşvermiştim.Yani yaşım yok. Var diyorlar ama ben bilmiyorum.Bilsem bile söylemezdim. Adım Muktedir, Soyadım Porselen. İşim kapı kapı gezip insanları, sıkılan, evinde sıkılan, insanları eğlendirmek. Çene çalmak . İsteyenlerle oturuyoruz. Salonlarda, mutfaklarda. Çay kahve falan da veriyorlar. Ev yapımı kurabiye bazen bira, rakı, ne varsa.Tanrı misafiri usulü. Benim için hayat sıkıcı değil. Nasıl olabilir ki? Geziyorum, farklı binalarda, odalarda. Bazen aşık oluyorum birine, genci yaşlısı. Kısa süreli mutluluklar yaşıyoruz. Akşamları eve gitme gibi bir durumum yok. Bacaklarım, ayaklarım güçlüyse yürüyorum ve bir eve kapağı atıyorum.
İnsan eğlendirmenin mesaisi olur mu? Paramı böyle kazanırım.Elime para değmeden. İhtiyaçlarım para olur.Paraya dokunmam. O da bana dokunmaz. Ben insana dokunurum, sesle, gülücükle, endişeyle, elle. O da başarabilirse bana dokunur.Budur benim için hayat. Oradan oraya uzanmak.

10 Şubat 2011 Perşembe

absürdotobiyografi_Neslihan

ADım SOYADım: İNDİGO ANOMİ

ÖLÜMüm: 12 ŞUBAT 2011

ARAF: 7-12 ŞUBAT

DOĞUMum: ?

'Ömür boyu öyküsü kayıp bir kahraman' olacağımı öylediler; ama ben otobiyografimi anlatıp 'boşa ÖLÜ jokeri' demelerini önledim o geveze insanların. Henüz doğmadığım söyleniyor ama doğduysam bu 'saray empoze seks' sonucudur. Engelliye filler sahip vakası'nda uğruna savaşılan prenses annemdi kaldı kol. Bu yüzden bir tek kolum var. Gözüm ise babamın savaş ganimetiydi. Yarısını bir başka kahramanla paylaşmak zorunda kaldığı için küçüldüm. Babam da söylentilere göre maraton gözü ile evlenip kaçmış. Gözlere takıntılıymış.

Yalnız kaldıktan sonra sarayın emrinden kaçıp JOKER olmaya karar verdim. Fakat beni takip etmeye başladılar. kral koluma sahip olmak istiyordu, düşman ülkedekiler de gözüme saldırı düzenleyip duruyordu. Beni parçalayıp yeniden düzenlediklerinde ARAF taydım. O süreç boyunca oradan buraya çekildim. 'emrettiğiniz için ölmem bırakıyorum.' diyerek 12 Şubatta sahneden çekildim; ama hala 'DOĞMADIM.'

Mezar bulutumda şarkı çalıyor. Dinlemeden geçme!

fade/scrapsound/OUT ?






absürdotobiyografi_cagin


AKINTIDA SÜRÜKLENEN ÇOCUK

Merhaba beni okuyan sizler,

Nasılsınız?

Ben kim miyim? Hmmm…

Kaç yaşında olduğumu ve nerede doğduğumu bilmiyorum. Adım yok. Beni eskiden beri tanıyanlar, “akıntıda sürüklenen çocuk” diye çağırırlar. Gözlerim iyi görmez, kulaklarım iyi işitmez benim. Hatta inanır mısınız yüzme bile bilmem.

Sahil insanları, mektuplarını şişelere tıkıştırıp denize bırakırlar ya, hah tamam işte! O mektupları tee uzaklara ulaştırmak benim yegane işim. Bazen çok uzun yolculuklar yaparım, günlerce suda kalırım.

Biraz tembel biraz da dalgın olduğumu söylerler. Bu lafa inanmam. Kimileri de yaşadığım olaylar karşısında suratımdaki tepkisizlikten şikayet eder. Hiç umursamam. Sırf bu yüzden köpekbalıklarının midesinde gözlerimi açtığım ve sindirilmeden kurtulduğum hikayelerime inanmazlar. Yalancı değilim, ama kendimi inandırmak için uğraşmam.

Çoğu zaman iş üzerinde uyuyakaldığım doğrudur. Güneş doğduğunda yosun tutmuş kayalıklara takılır kalırım. Yolumu bulamaz olup kaybolduğum zamanlar çoktur. Kayalıklar ve yardımsever yengeçler civarda yoksa deniz kaplumbağaları beni sırtında taşır, sahile bırakırlar. Onlar benim gerçek dostlarımdır. Onları çok severim.

Uyuyakalmadığım zamanlarda sırf merak için başka kıyılara doğru gittiğim de doğrudur. Başka sahillere sürüklenirken bazı şişeleri yolda kaybedebilirim. Kızmayın, onları bulmak için mutlaka geri dönerim. Öyle ki daima sözümün eriyim, ne yapar eder bir gün mutlaka mektubunuzu sahibine iletirim.